Bir Tutam “BOLU” | Gezilecek Yerler Nereler?

İstanbul’un keşmekeşinden sıkılıp kafa dinlemek adına eşimle birlikte Bolu’ya hafta sonu kaçamağı yapma kararı aldık. Bu tür kısa gezileri düzenlemeden önce internet üzerinden birtakım araştırmalar yapıp rotamı çıkardım. 2 günlük seyahatimiz esnasında Bolu’yu tamamen gezemedik ama bilinen çoğu yerini ziyaret ettik. Bu kısa maceramızın notlarını çıkardım. Yol notlarım var. Hepsine adım adım bakalım. Belki sizlerin işine yarayabilir.


İstanbul’dan çıkış rotamı mümkün olduğu kadar ücretsiz yol üzerinden yaptım. İlk rotamız Abant Gölü olacağı için en kısa mesafe olarak D100 üzerinden 235 km (Anadolu tarafından) gösteren yolu seçtim. Sakarya’yı geçtikten sonra navigasyon Mudurnu tarafına dönen yola aktardı. Yolun büyük bölümü asfalt fakat bir zaman sonra virajlı ve çift yönlü yollar başlıyor. Ayrıca stabilize kısımlar da var. Bu hem aracınızı hem de sizi yorabilir. Eğer doğayla baş başa yolculuk yapmak istiyorsanız Abant’a giden bu yolu tercih edebilirsiniz. Fakat bir daha gidecek olsam üst yol, yani D100’ün devamını ya da E80 (ücretli) yolunu takip ederek Abant’a giderdim. 20 km kadar fark etse de daha rahat yolculuk yapmış olursunuz. Özellikle kışın buralara gelecekseniz üst yol daha güvenli olacaktır.

Bolu

3 saati bulan yolculuk sonrası Abant‘a vardık. Açıkçası çok büyüleyici bir manzara ile karşılaşmadım. Fakat sizi büyük bir sessizlik ve güneşin üzerine vurduğu tertemiz göl manzarası selamlıyor. Girişte para almadılar. Öte yandan gölün 7 kilometrelik çevresi yürüyüş yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan olmakla beraber orada bulunan oteller konaklamak için de iyi ama çok pahalı bir alternatif. Biz, kahvaltımızı burada yapmayı planlamıştık. Göl kenarında yer alan Abant Göl Büfe‘nin serpme kahvaltısı tamda isteğimizi karşıladı. Kuş sesleri, sonbaharın pekte ısıtmayan parlak güneşi, derin göl manzarası ve enfes Bolu ormanları. Bu manzara karşısında kahvaltı için bile buraya gelmeye değer. Bu arada iki kişilik kahvaltı 90 TL. Kahvaltı sonrasın göl etrafında yürüyebilir, farklı etkinlik alanlarına katılabilir ve fotoğraflar çekilebilirsiniz.

Abant’ta birkaç saat geçirdikten sonra en yakın yerlerden birisi olan Mudurnu‘ya gittik. Burası tarihi geçmişini koruyan yapısıyla ilçeye girer girmez beni etkileyen bir yer oldu. Hani nasıl desem ki, dijitalleşen ve her geçen gün eskilerle bağımızın kopup gittiği büyük şehirlerden beni alıp o Anadolu’nun has kimliğine götürdü. Tarihi ahşap evlerin korunan yapısı, ahilik ruhunun sürdürüldüğü esnaf sokakları, yardımsever insanı ve sessizliği ile Mudurnu’yu sevdim.

Mudurnu’ya Cumartesi gittiğimiz için pazarına denk geldik. Sabah erken kurulan bu pazarı mutlaka gezmelisiniz. Üç sıra çarşısını da gezmenizi öneririm. Burada satılan bakır işlemeli cezve, sahan ve diğer küçük eşyalardan alabilirsiniz. Yemek konusunda ise yine çarşı içerisinde yer alan “Aşiyan Mudurnu Sofrası“nı tavsiye ederim. Esnaf arkadaş gayet güler yüzlü ve işini iyi yapan birisi. İki kişilik yemek için 50 TL civarı ödeme yaparsınız.

mudurnu'da nerede kalınır

Bolu gezimizde 1 gün geceleyip Pazar sabahında Gölcük Tabiat Parkına gidecektik. Konaklamak için Fuatbeyler Konağını tercih ettik. Zaten buraların konakları meşhur ve nostaljinin iyice içine girmek isteyenler için konaklarda bir gece kalmak sizi iyice eskilere götürecektir. Genel anlamda Fuatbeyler Konağın’dan memnun kaldım. Fakat konak içerisinde odalar birbirine çok yakın olduğundan dolayı en ufak ses duyuluyor. Yani otel konforu olmasa da bir gecelik nostalji için düşünülebilir. Çünkü buranın atmosferi sizi çok eskilere götürecek!

Vee Gölcük Tabiat Parkı!

Gölcük Tabiat Parkı

Buranın başlığını özellikle büyük atıyorum. Çünkü varır varmaz beni asıl etkileyen yer Gölcük Tabiat Parkı oldu. Buraya ulaşmak için yeşiller arasında çift yönlü dar bir dağ yolunu çıkıyorsunuz. 21 TL giriş ücretiyle aracınızı otoparka bırakıp birkaç adım attığınız zaman enfes bir göl manzarası, keskin oksijenli orman havasını ve huzurun sessizliğini içinize çekmeye başlıyorsunuz.

Gölcük Devlet Konukevi

Bolu ve gölleri denince akla gelen o ev manzarasının olduğu yer işte burası. Söz konusu ev, “Gölcük Devlet Konukevi” olarak geçiyor ve üst düzey devlet yetkililerine açılıyor. Bu evin gölle olan uyumu enfes. Pazar saat 10 gibi Gölcük’e vardığımız için fazla kalabalık değildi. “Gölcük Gazelle Restoran” da kahvaltı yaptık. 110 TL’ye harika göl manzaralı iki kişilik serpme kahvaltı yapabiliyorsunuz. Gölcük Tabiat Parkına 12.00 olmadan gitmenizi öneririm. Pazar günleri ciddi ziyaretçi alıyor. Burada gölün çevresi 1300 metre olduğu için rahatlıkla yürüyerek dolaşabilir ve çok güzel kareler yakalayabilirsiniz.

Gölcük Tabiat Parkı Giriş Ücreti

Gölcük Tabiat Parkında da birkaç saat geçirdikten sonra gölün çevresi kalabalıklaştı ve ortamın büyüsü bozulunca sevgili eşimle Bolu merkeze doğru yola koyulduk. Burada Erzurum’dan arkadaşım olan Burak KOPTAŞ ve ailesini ziyaret ettik. Kendileri bizi çok güzel ağırladı. Eşine ve kendisine teşekkürlerimizi tekrardan iletiyoruz.

İki günlük Bolu kaçamağımızdan edindiğim yol notları bu kadardı. Tabi Bolu’da gezilecek yerler bunlarla sınırlı değil. Göynük ve Yedigöller Tabiat Milli Parkına da gidilebilir. Belki de başka bir gün rotamızı o taraflara çevirebiliriz. Bu arada fotoğrafların yüksek çözünürlüklü hallerini iletişim kısmından isteyebilirsiniz.

“Bir Tutam “BOLU” | Gezilecek Yerler Nereler?” için 2 yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir